Duygusal dayanıklılığa geniş bir perspektiften bakmaya devam

Ebru Ertüreten     |  

Duygusal dayanıklılığa geniş bir perspektiften bakmaya devam…

Duygusal Dayanıklılık konusunda ilk bölümde nerede kalmıştık? En son “özfarkındalığımız arttığında, zihnimizi anda tutabilir ve zihnimizin kalıplarından özgürleşebiliriz; böylelikle duygumuzu kabul ederiz” demiştik…

Hangi adım daha zor, hangisi daha kolay inanın bilemiyorum… Sanki bu da biraz bireysel. Çünkü bir sonraki adım çok büyük bir adım gibi beliyor bana:

Olaylar benim için oluyor. Bunu kabul etmem lazım. Olayları karşılamak ve kucaklamak içten gelen büyük bir güç. Ancak duygumuzu kabullendiğimizde buna uygun adım atabiliriz. Duyguyu reddettiğimizde aslında duruma da direnç gösteriyoruz demektir. Direnç gösterince mazeretler bulur, yine zihin oyunlarına girmiş oluruz. Nasıl büyük bir tevekkül… Zihinle yaptığımız ne büyük bir savaş aslında…

Kendimizi güçlendirmek ise bir sonraki aşama… Burada çeşitli meşguliyetler, işe yarayan insan olma, üretme ve küçük hedefler koyarak bunları gerçekleştirme ve özgüveni artırma devreye giriyor. Hayatımız anlamlandığında motivasyonu yüksek ve zihin oyunlarına daha az yenilen bireyler oluyoruz. Küçük hedefler koyup buna uygun ilerlemek gerekiyor elbette.

Değerler, herkes için farklı olan bizi biz yapan kırmızı çizgilerdir. Benim için en önemli değerler nelerdir? Bunlara aksi bir yaşam veya aksi bir tavır gördüğümde duygusal dayanıklığım düşüyor mu?

Değerler kişi için korunması muhakkak unsurlar olmakla birlikte, her zaman her değerimiz için öfke, kızgınlık, üzüntüye kapılmamayı beceri haline getirmemiz gerekiyor. Durumun net bir şekilde analizini yapabildiğimizde, vereceğimiz tepkinin sonuçlarını tahlil de edebiliriz. Bazı değerlerimizin bazen karşılanmaması bizi benliğimizden koparmaz, sadece esneyebilen bir birey haline getirir. Zaten bu karşılanmayan ihtiyaç doğru bir iletişimle ancak duygusal dayanıklılığımızı yüksek tuttuğumuzda bir çözüme ulaşabilir.

Duygusal dayanıklılığımızı yüksek olması beden, zihin, ruh bütünlüğümüzle doğrudan önemli. Eh tabi, olmazsa olmaz bir listeyi de dahil ederek yazıma son vereyim:

• Fiziksel egzersiz- en azından açık havada yürüyüş
• Sağlıklı beslenme
• İnanç doğrultusunda ibadet etme, ilgili yayınları takip etme
• Müzik, film, kitap
• Sanat
• El işi
• Hobi
• Meditasyon (Farkındalığın Mucizesi kitabında Thich Nhat Hạnh iyi bir uykuda bile dinlenmediğimizi, bedenimizin ve yüzümüzün kasıldığını söylüyor)
• Yine de kaliteli uyku

Ebru Ertüreten
Eğitmen & Koç

1974 doğumlu olan Ebru Ertüreten, İzmir Fen Lisesi’nden sonra Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği’nden mezun olmuş, çalışma hayatı içerisinde iken de Boğaziçi Üniversitesi Executive MBA derecesi almıştır.

İş hayatında Lafarge, Alcatel, Ernst & Young gibi uluslararası firmalarda pazarlama ve danışmanlık kariyerini devam ettirmiş; Penti’nin Pazarlama Direktörlüğünün ardından büyük bağımsız reklam ajanslarından biri olan Vagabond’u yönetmiştir.

(Devamı için Tıklayınız)

Yorumlar kapalı.