Empati ve Farkındalık

Dilek Kanlı     |  

Empati ve Farkındalık

Geçenlerde Yasemin Sakallıoğlu’nun kahkahalarla güldüğüm bir videosunu seyrettim. (Sayıları çok fazla olmayan “kadın komedyenler” dünyasında yaptığı atılımlar ve aldığı riskler için buradan kendisine çok sevgilerimi gönderiyorum) Yasemin videosunda dua ediyor; “İzlediğim ne kadar psikolojik video varsa hepsini unuttur Ya Rabbi. Kimseyle artık normal sohbet edemiyorum, herkesin çocukluğuna inmek istiyorum, kimseyi bugününde kabul edemiyorum, herkesin travmasına giriyorum. Sen beni eski cehaletime döndür Ya Rabbim. İnsanlarla boş bir zihin, boş bir beyinle eskisi gibi dedikodu yapabilmek istiyorum Ya Rabbim.”

Adeta beni ve arkadaşlarımı tarif etmiş. Aman kimse için kötü düşünme, aman karma yaratma, aman söylediklerinize dikkat edin kaderiniz olur derken aynen Yaseminin parodisi gibi olduk, sıkıştık kaldık. Hiç mi kızmayacağız, şöyle iyi bir küfretmeye hakkımız yok mu? Hep mi affederek özgürleşeceğiz? Sürekli 777 sevgiyle alıp kabul mü edeceğiz? Peki biz nirvanaya ulaşmaya çalışırken toplumdaki bu öfke ve kutuplaşma nasıl oluyor?

Sanıyorum ailemize, yakın çevremize, partnerimize, iş arkadaşlarımıza karşı baskıladığımız ya da dönüştüremediğimiz negatif duygular kendini başka yerlerde hortlatıyor. İnanç, futbol, siyaset, hayvan hakları, çocuklar, milliyetçilik, kadın hakları derken herkes bir köşenin fanatik ve yılmaz bekçisi olup çıkıyor. Hepimiz öfkemizi tam tanımlanamayan bir şeye yönlendirip dengeleniyoruz. Özellikle sosyal medya atıp tutanlarla dolu. Kendisi ile aynı fikirde olmayan herkes ya terörist ya müfteri. En güldüğüm de kızdığı kişileri takip edip, o kişi sosyal medyada bir şey paylaşır paylaşmaz nefretini kusmak için tetikte bekleyenler.

Her aşırılık kendisinin negatifini güçlendiriyor. Savaşa tepki olarak hippi yaşam tarzı doğmuş, aşırı dinciliğin tepkisi deizm olarak kendini gösteriyor ya da çok başarı odaklı ebeveynlerin çocukları okumak istemiyor gibi. Bir tarafı şiddet artarken bir tarafta şifa ve enerji çalışmaları hayatımızı kaplıyor.

Bence içinde bulunduğumuz dönem, iletişim ve bilgi kanallarının bu kadar açık olmasının da etkisi ile “farkındalık” dönemi. Hepimiz çeşitli deneyimlerle farkındalığımızı artırmaya çalışıyoruz. Ben de dahil çevremdeki herkes sorgulama içinde. Hepimiz kendi dengemizi bulabilmek gayretindeyiz. Kiminin sınavı sevgi/aşk/aile, kiminki fiziksel ve ruhsal sağlık/huzur, kimininki para/bolluk-bereket. Keşke bir hap olsa da hepsinden istediğimiz dozu alabilsek, ne güzel olurdu. Belli mi olur belki bir gün insanlara da yükleme yapılır ve herkesin zengin, herkesin mutlu, herkesin sağlıklı olduğu bir dünya olur. O zamana kadar halimizle dalga geçen bu mizahın tadını çıkarıp bol bol güleceğimiz günler diliyorum.

Dilek Kanlı
Dilek Kanlı
Danışman, Eğitmen & Koç

1971 Gaziantep doğumlu Dilek Kanlı, İstanbul Üniversitesi işletme Fakültesi mezuniyetinden sonra Bankacılık hayatına Gaziantep’te başlamıştır. Demirbank Gaziantep Şubesinde çalışırken “Değişim Projesi” adı altında yürütülen, aslında günümüzün “agile” olarak tanımlanan yönetim modeline en hızlı uyum sağlayan ekip liderliği başarısı ile birlikte Genel Müdürlük Kurumsal Bankacılık bölümüne geçmiştir. Bankacılık hayatı boyunca birçok strateji ve organizasyonel değişimde yer alarak Demirbank-HSBC, Oyakbank-ING ve en sonunda da TEB-Fortis birleşmelerinde aktif rol oynamıştır.

(Devamı için Tıklayınız)

Yorumlar kapalı.