Yazının Gücü
Bireysel ve kurumsal koçluk çalışmalarında yazmanın iyileştirici ve odaklandırıcı gücünü sıklıkla kullanırız. Hem zihnimizde uçuşanları yavaşça ve daha yapısal olarak ortaya koymamızı hem de duygularımızı özgürce aktarabilmemizi sağlayan bu yöntem bazıları için zorlayıcı bir deneyim olur.
Yazma alışkanlığı çok çaba gerektiren bir süreç gibi gelir insana. Belki de bu durumun, kimsenin bilmediğini yazıya döktüğümüzde görünür kılmanın bizi korkutmasıyla bir ilgisi vardır. Bizden başkası okumasa da artık resmi olmuştur, vardır, oradadır.
Kitabım Üstümden Trenler Geçti’yi yazma sürecimin sonunda hissettiklerim biraz da böyle bir şeydi. Kendimi bildim bileli bir şeyler yazıp sonra sonradan basit gelmesi aslında kendi içimdeyken karmaşık olması ama yazıda olunca sadeleşmesi. Ne kadar büyüleyici… Elbette bir de benim içimdekileri dışarıdakilerin benim kadar sahipleneceklerimi bekleme yanılgısı. Hani okuyucunun beğenip beğenmemesi heyecanının taşımak. Heyecan tamam ancak endişe yok içimde. Kibirden değil, doğallıktan. Benim içindekileri herkes nasıl olur da aynı şekilde sahiplenebilir ki? Amaç sadece okuyucuya az veya çok dokunmak. Okuduktan sonra bir tat bırakmak. Ve en önemlisi onun içindekilere bir katkı sağlayarak içimizdekileri çoğaltmak!
1974 doğumlu olan Ebru Ertüreten, İzmir Fen Lisesi’nden sonra Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği’nden mezun olmuş, çalışma hayatı içerisinde iken de Boğaziçi Üniversitesi Executive MBA derecesi almıştır.
İş hayatında Lafarge, Alcatel, Ernst & Young gibi uluslararası firmalarda pazarlama ve danışmanlık kariyerini devam ettirmiş; Penti’nin Pazarlama Direktörlüğünün ardından büyük bağımsız reklam ajanslarından biri olan Vagabond’u yönetmiştir.