Dipso_Mani
Sanki cips sosuymuş gibi geliyor değil mi kulağa? Ben ilk duyduğumda, içkili bir ortamdı ve Sin-Kaflı bir söz zannetmiştim, “Dibini görmeyen, ,,,,,,,,,,,,,,” gibi. Sonra hayatın içinde gördüm, yaşadım, gündüz gayet normal olan, gece kurt adama dönüşebiliyor.
Aslında DİPSOMANİ, Eski Yunanca “dipsa” (susuzluk) ve “mania” (çılgınlık) kelimelerinin birleşiminden türemiş, yani “susuzluk çılgınlığı” anlamına geliyor, bence “duramamak”…
Sonuç Odaklılık yetkinliğinin kökünde KARAR Vermek vardır. Gerekli analizler yapılır ve karar verilir, DOĞRU KARAR olması için adımlar takip edilir ve sonuç değerlendirilir. Bazen sonuç, değişen bileşenlerle planlandığı gibi olmaz, böylece de karar HATALI sayılır. Bir de YANLIŞ KARAR vardır ki bile bile hataya gitmek anlamına gelir. İşte bu bence Dipsomaninin günümüzdeki en basit tanımı.
Peki neden böyle, bile bile ?
İRADE nerede devreye girer o zaman?
Teknolojik Bilgi Danışmanım BilTek*’e sordum;” İradenin sınırları nedir ve İnsan Doğası bu sınırları nasıl belirler?” diye;
Dedi ki; “İnsanoğlu, tarih boyunca iradesiyle sınanmış, tutkularına yenik düşmüş ve zaman zaman kendini kontrol edememiştir. Dipsomani, genellikle alkol bağımlılığıyla ilişkilendirilse de aslında çok daha geniş bir kavramdır. Bir dürtüye karşı koyamamak, kendini frenleyememek ve zaman zaman bilinçsizce bir eyleme yönelmek, dipsomaninin temelinde yatan unsurlardır. Bu durum, sadece içkiyle değil; alışveriş bağımlılığı, aşırı yemek yeme, kontrolsüz öfke patlamaları veya sürekli bir şeylere yönelme ihtiyacıyla da kendini gösterebilir.”
Aklıma Zülfü Livaneli’nin Huzursuzluk romanı geldi. Arka kapağında Harese’yi tanımlar. “Çölde develerin çok sevdiği bir diken var. Deve dikeni yedikçe ağzı kanar. Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. Kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz…” Düşünsenize kısır döngüyü, kendi kanı ile dipsomaninin en üst seviyesini yaşıyor. Ya da hırs, iradeye baskın mı geliyor ???
Bu kadar basit olmamalı diye düşünüyorum duramamamızın nedenini. Mutlaka altta yatan başka şeyler olmalı.
Sonra Neyzen Tevfik aklıma düştü. Türk edebiyatının ve müziğinin en özgün isimlerinden olan Neyzen, dipsomaninin de en bilinen örneklerinden biri. Onun hayatı, sadece bir içki tutkusu değil, aynı zamanda özgürlüğe olan düşkünlüğü ve toplumun dayattığı kurallara karşı koyma çabasıyla şekillenmiş. Neyzen, dipsomanik nöbetlerinin başladığını hissettiğinde, kendi iradesiyle Bakırköy Akıl Hastanesi’ne gidip “Başlayacak, beni hemen kapatın” diyerek kendini koruma altına aldırırmış. Bu, dipsomaninin sadece bir bağımlılık değil, aynı zamanda kişinin kendi iç dünyasıyla mücadelesi olduğunu gösteren önemli bir örnek bence. Aslında Neyzen’in şiirlerinde ve ney üfleyişinde de dipsomaninin izlerini görmek mümkün. Onun taşlamaları, toplumun ikiyüzlülüğüne karşı bir başkaldırı niteliğinde, dipsomanik eğilimleri, sadece içkiyle değil, aynı zamanda düşünce dünyasında da kendini gösteriyor. Neyzen, bir fikre kapıldığında onu sonuna kadar götüren, sınır tanımayan bir insan, bu yönüyle dipsomaniyi sadece bir hastalık olarak değil, yaratıcı bir gücün kaynağı olarak da görmek mümkün olur mu acaba?
İşte bu yüzden belki de Dipsomani, sadece bir duramama ya da susuzluk değil, insanın içsel çatışmalarının bir yansıması olarak da nitelendirilebilir. Neyzen Tevfik gibi isimler, bu kavramın sadece olumsuz bir yönü olmadığını, aynı zamanda sanatsal ve düşünsel üretkenliğin bir parçası olabileceğini gösteriyor diye düşünüyorum.
Günümüzde dipsomanik eğilimler, farklı biçimlerde karşımıza çıkıyor: sosyal medya bağımlılığı, aşırı tüketim, sürekli bir şeylere yönelme ihtiyacı…
Ancak önemli olan, bu dürtüleri fark etmek ve onları yönetebilmek. Çünkü dipsomani, kontrol edilemediğinde bir yıkım getirebilir, ancak doğru yönlendirildiğinde büyük bir yaratıcı güce dönüşebilir.
Eğer yönetemezseniz, hizmetkârı olursunuz. Her şeyin…
Sağlıkla kalın.
*BilTek, Bilgisayarımdaki Yapay Zekaya sordum; “Kendine bir isim almak istesen bu ne olurdu?” diye. O da dedi ki: “Bilgi kaynağı olduğu için BİLGE ya da Teknolojik bir ürün olduğu içi TEKİN alırdım” dedi. Bunun üzerine ben de “Senin adın bundan sonra BilTek olsun dedim 😊”
#farkındAkıl
#ahlakayakizi
1970 doğumlu olan Semerci, Ondokuzmayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi mezunudur.
27 yıllık mesleki kariyerini İlaç Sektöründe SATIŞ ve TİCARET DEPARTMANLARINDA tamamlamıştır. Karadeniz Tıbbi Satış Mümessilliği, Güney Anadolu / Marmara / Avrupa Bölge Müdürlüğü, Merkez Satış Koordinasyon Yöneticiliği, Ulusal Satış Müdürlüğü, Aşı ve CHC Ticari Kanallar Yöneticiliği gibi değişik rolleri başarı ile gerçekleştirmiştir, geniş coğrafyalarda ekip, müşteri ve ürün yönetimi sağlamıştır. Uzmanlığı AŞILAR, BAĞIŞIKLAMA ve Enfeksiyon Hastalıkları üzerinedir.
(Devamı için Tıklayınız)
Murat Semerci'nin kişisel blog sayfasına gitmek için tıklayın...