Takım Ruhu
Bahreyn’de CEO olduğum dönemde çokuluslu bir yapı içerisindeydim. Ben Türk, Asistanım İngiliz, bankanın CFO’su ve ekibi Hintli, operasyon bölüm Pakistanlı, satış ekibi lokal, çeşitli pozisyonlarda tam on iki farklı milletlerden olan bir takımdan oluşuyorduk.
Tüm ekibi aynı pota içinde eritmek, aynı amaca doğru yönlendirmek zorlu bir görevdi. Tek ortak lisanın İngilizce olması, farklı kültürlerden geliyor olmamız, ciddi bir sorun teşkil ediyor, çoğu zaman ya lisandan kaynaklı ya da kişisel beklentilerin farklılığından dolayı ufak tefek de olsa çatışmalar, sorunlar çıkıyordu. Tüm bunları elimden geldiğince yönetmeye, barış ve huzuru koruyarak tüm ekibe daha önce belirtmiş olduğum ortak hedefe doğru yürümemiz için takımı diri tutmaya çalışıyordum.
Burada geçirdiğim altıncı ya da yedinci ayda içeriden seslerin yükseldiğini, Asistanım, CFO ve Hazine ve Satıştan sorumlu GMY’nin birbirilerine bağırdıklarını duydum. Odamdan çıkıp ne olduğunu anlamaya çalıştım. Belli ki, ortada kendilerince büyük bir sorun vardı ve olay neredeyse kavgaya dönüşmüştü. Araya girip ne olduğunu, burasının bir kurum olduğunu, bu şekilde bir çözüm üretemeyeceklerini kendilerine söyledim. Ortalık buz kesti. Ancak bakışlar hala sertti.
Acilen bir çözüm üretmem gerekiyordu. Aksi halde, o kadar emek verdiğim takım çalışması yok olacaktı.
Önce, tek tek hepsini odama davet ettim. Durumu analiz edip, anlamaya çalıştım. Fark ettim ki, her birinin farklı iş yapış tarzından ve kendilerini ifade etme biçiminden kaynaklı bir sorun vardı. Bunu tek başıma, kendileri ile çözemeyeceğimi anladım.
Üçünü de odama davet ettim, her birinin bir diğerinin sözünü kesmeden dinlemesini rica ederek, meramını anlatmasını istedim. Sırayla anlattılar. Bir diğer ricam, diğer partilerin anlatılan konu ile ilgili nelere katılıyor, nelere katılmıyor, bunları not alması ve söz sırası kendine geldiğinde bunları belirtmesi idi.
İlk tur konuşmalardan sonra, ortalık yumuşamaya başladı. İkinci turdan sonra ise, artık benim hiç müdahil olmama gerek kalmadan kendi aralarında çözüm üretmeye ve plan, program yapmaya başladılar. Nihayetinde, konu çözümlenmiş ve tekrardan bir takım olmayı başarmıştık.
Doğru iletişime paha biçilemez!
1968 doğumlu olan Alev, İstanbul Erkek Lisesi’nin ardından, İÜ İşletme Fakültesi’nde lisansını, University of Denver, ABD’de MBA yüksek lisansını tamamlayarak profesyonel hayatına 1993 senesinde TEB’de MT olarak başlamıştır. 1996 ‘da şube yönetiminde yer almış, 2001 yılından itibaren ise kariyerini Oyak Bank’ta sürdürme kararı alarak Genel Müdürlük Kurumsal Bankacılık Bölümünde Yönetici olarak çalışmıştır. Yapmış olduğu başarılı çalışmalar neticesinde 2003 yılında Gaziantep Kurumsal, 2005 yılında ise Gebze Kurumsal Şubeleri Yöneticiliklerine atanmıştır.