Ön yargılarımızla yüzleşmek – İnanç tuzakları
Koçluk eğitimi almaya başladığımda ne çok önyargım olduğunu görünce şaşırmıştım. Kendimi insan sarrafı olarak tanımladığım yerin aslında bir ön yargı ve inanç kalıbı havuzu olduğunu görmek sarsıcı, biraz da mahcup ediciydi itiraf edeyim😊 Tabi ki yaşadıklarımızdan öğrendiklerimizin ve deneyimlerimizin bizde yarattığı bir tecrübe var, bunun değerini biliyor ve kabul ediyorum, bununla birlikte bu tecrübeleri bir kalıp gibi görüp dışına çıkamamanın, benim özgün düşünmemi ve olayların ve kişilerin farklı boyutlarını görmemi engellediğini anladığımdan beri bu konuya dikkat etmeye ve kestirip atmamaya gayret ediyorum.
Geçenlerde Sosyal Etki Zirvesine katıldım. Bu yılki mottoları “Eşitlik Önceliğimizdir, Eşitlik Önyargıları Kırmakla Başlar” idi. Harika konuklarla büyük aydınlanmalar yaşadım ve benden çok farklı, pek çok insanın müthiş başarılara imza attığına şahit oldum. Ortak özellikleri iradeleri ve önyargılara karşı dirençleri idi.
İnanç kalıplarımın, özel hayatımda kendimi mahrum bıraktığım bir sürü farklılık ve güzelliklere mal olduğunu gördüğümden beri daha açık fikirli olmaya çalışıyorum.
Peki ya iş hayatı? Oradaki ön yargılarımız, bizim ya da iş arkadaşlarımızın potansiyelini etkiliyor olabilir mi?
Hemen şöyle küçük bir anket yapayım, bakalım ne kadar evet çıkacak😊
- Erkekler teknik konularda kadınlardan daha iyidir.
- Kadın yönetici ile çalışılmaz.
- Çok konuşanlar genellikle ön planda olmak isteyen hırslı kişilerdir.
- Ofiste bazı önerileri bizim kültürümüze uymaz diye doğrudan geri çevirdiğim olmuştur.
- Eşi ya da babası varlıklı kadınlara iş yaptıramazsın.
- Yaşı benden genç çalışanların deneyimsiz olduğunu düşünürüm.
- Erkeklerin güçlerini kötüye kullanma eğilimleri yüksektir.
- İnsanları geçmiş performanslarına göre etiketlerim, değişebileceklerine pek inanmam.
- Çocuk sahibi kadınların iş performansı düşer, işe bağlılıkları azalır.
- Çok kibar insanlar genellikle sinsi ve ikiyüzlü olur.
- Kendi deneyimimden geçmeyenlerin fikirlerine karşı dirençli olurum.
- Erkekler duygusal zekâ gerektiren işlerde başarısız olurlar.
- Yaşça benden oldukça büyük ya da küçük kişilerin söylediklerini çok dikkate almam.
- Yeni tanıştığım kişilerin dış görünüşlerine, giyim kilo, dövme vs. gibi özelliklerine bakarak fikir yürütürüm.
- Erkekler iş hayatında çapkın ve flörtöz olur.
- Sessiz çalışanlar pasiftir ve pek yaratıcı değildir.
- Ben bu konuda iyi değilim deyip baştan reddettiğim işler olmuştur.
- Yumuşak başlı, nazik kişilerin yöneticilik yetkinlikleri düşük olur.
- Benden farklı çalışan kişilerin iş sonuçlarına pek güvenemem.
- Erkekler daha stratejik düşünürler, kadınlarsa iletişim gerektiren işlerde daha başarılı olurlar.
- Bilmediğim üniversitelerden mezun olan insanların başarılı olacağına dair inancım düşüktür.
- Çok güler yüzlü biri ciddiye alınmaz.
- İş hayatından arkadaş olmaz, asla güvenme.
Nasıl cevaplarınız? Bunlar arkadaşlarıma sorarak oluşturduğum bir liste. Hepsi benim ön yargım değil yani 😊😊
Eğer “hayır” sayınız fazla ise tebrik ederim. Siz, herkese şans tanıyan ve insanların birbirinden farklı olduğunun bilincinde olan bir kişisiniz.
Hepimizin ailelerimizden gelen ya da öğrendiklerimizden yerleşen inanç kalıplarımız var. Önemli olan bunları fark etmek ve bizi frenlemesine engel olmak. Atladıklarım varsa LinkedIn postumun altına eklerseniz çok sevinirim.
Sevgilerimle,
1971 Gaziantep doğumlu Dilek Kanlı, İstanbul Üniversitesi işletme Fakültesi mezuniyetinden sonra Bankacılık hayatına Gaziantep’te başlamıştır. Demirbank Gaziantep Şubesinde çalışırken “Değişim Projesi” adı altında yürütülen, aslında günümüzün “agile” olarak tanımlanan yönetim modeline en hızlı uyum sağlayan ekip liderliği başarısı ile birlikte Genel Müdürlük Kurumsal Bankacılık bölümüne geçmiştir. Bankacılık hayatı boyunca birçok strateji ve organizasyonel değişimde yer alarak Demirbank-HSBC, Oyakbank-ING ve en sonunda da TEB-Fortis birleşmelerinde aktif rol oynamıştır.