Karga
Yaz geldi, tatil planları yapılmakta. Çok değil 15-20 gün sonra şehirler boşalacak, “beton orman”lardan “yazlık”lara akılacak, güneşe, denize, toprağa, ağaca, hamağa, mangala…
En büyük korkum da bu akışta doğaya verdiğimiz zarar, sanki sahibiymişiz gibi.
Oysa O hep var biz emanetçi.
Aşağıdaki yazımı yaklaşık 3 yıl önce yayınlamıştım LinkedLn’den. En sonda sorduğum soruyu başta bir kez daha soruyorum:
“Doğaya bir KARGA pisliği kadar, bir İNCİR AĞACI kadar KATKIMIZ VAR MI?”
Ve en acısı da kaybetmeden, iş işten geçmeden DEĞERİNİ bilemiyoruz maalesef hiçbir
şeyin.
Sağlıkla kalın.
Değerini bilenlere…
İyi bayramlar.
www.muratsemerci.com.tr
………………………………………
KARGA
Ağustos’21
Gazetede yine aynı haber; “Ciğerlerimiz yanıyor ….”
Her yaz aynı şey, hatta artık en ummadık yerlerde – örneğin Karadeniz’de – en ummadık
zamanlarda da aynı haberi duyuyoruz, okuyoruz;
“Ciğerlerimiz yanıyor”
Aklıma hep büyükbabamın anlattığı aşağıdaki hikaye geliyor böyle zamanlarda:
Bir arsaya bir KARGA konmuş.
Biraz etrafı kolaçan etmiş, sağa sola bakmış ve oraya pislemiş.
Gece bir domuz girmiş o arsaya.
Karganın pislediği yeri eşelemiş.
Domuz eşeledikçe toprağın üstündekiler alta inmiş. Ne zaman sonra bir fidan bitmiş orada, karganın pislediği yerde.
Yavaş yavaş büyümüş, dal olmuş, yaprak olmuş ve bir ağaç olmuş.
İNCİR AĞACI …
Önce karıncalar sarmış ağacı, sonra sinekler, sonra börtü böcek, en son da kuşlar.
Böcekler ağacın filizlerini, meyvelerini yemiş, kuşlar böcekleri, Alakargalar da incirleri.
Hayvanlar alemi o ağacın çevresinde bir dünya kurmuş kendisine…
O yan arsada yaşam böyle süregidenken, bir İNSAN çıkmış ortaya.
Arsayı satın almış. Önce duvarlarla çevirmiş dört tarafı, üstünü tel örgülerle sarmış, böylece domuzlar gelmez olmuş.
Sonra börtü böcekten şikayet etmiş, etrafı zehire boğmuş.
Karıncalar, sinekler, böcekler bir bir ölmüş, ardından onları yiyen kuşlar.
Sadece bir ağaç kalmış ayakta.
Hayvan MEZARLIĞINDA bir İNCİR AĞACI, Tek başına.
En son onu da kesmiş İnsan
ve oradaki hayatı bitirmiş.
Bir çuval inciri bok etmiş…
Şimdi bir daha düşünelim;
Ciğerlerimiz niye yanıyor, denizlerimiz niye musilaj, niye seller oluyor, canlarımız gidiyor?
Sonuç olarak;
Çevreye, doğaya bir KARGA pisliği kadar, bir İNCİR AĞACI kadar KATKIMIZ VAR MI?
Esinlenme; Facebook “ Kültür ve Merak Grubu”
#farkındAkıl
#ahlakayakizi
1970 doğumlu olan Semerci, Ondokuzmayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi mezunudur.
27 yıllık mesleki kariyerini İlaç Sektöründe SATIŞ ve TİCARET DEPARTMANLARINDA tamamlamıştır. Karadeniz Tıbbi Satış Mümessilliği, Güney Anadolu / Marmara / Avrupa Bölge Müdürlüğü, Merkez Satış Koordinasyon Yöneticiliği, Ulusal Satış Müdürlüğü, Aşı ve CHC Ticari Kanallar Yöneticiliği gibi değişik rolleri başarı ile gerçekleştirmiştir, geniş coğrafyalarda ekip, müşteri ve ürün yönetimi sağlamıştır. Uzmanlığı AŞILAR, BAĞIŞIKLAMA ve Enfeksiyon Hastalıkları üzerinedir.
(Devamı için Tıklayınız)
Murat Semerci'nin kişisel blog sayfasına gitmek için tıklayın...