Dilek Kanlı     |  

İstemeyi Bilmek – Şans mı, Beceri mi?

Hani bazı insanlar vardır, “her zaman şanslı” gibi görünürler. Bu kişilere bir kapı kapanır öbürü açılır. Aradıkları fırsatlar kolayca karşılarına çıkar ya da illaki biri yardım eli uzatır. Ve bir de diğerleri vardır: Her şey için mücadele eden yorgun savaşçılar…

Bugün, uzun zamandır kendimde de geliştirmeye çalıştığım; birilerinden bir şey talep edebilmek, yardım isteyebilmek, karşıma çıkan fırsatları daha iyi görebilmek ve tabi ki verileni alabilmek konusunda yazmak istedim. O yüzden de başlığı “şans mı yoksa beceri mi?” diye seçtim.

Bazı insanlar neden istemeyi bilmez? Çünkü istemek, sanılanın aksine o kadar da basit değildir.

Ben aklıma gelenleri yazayım; buyurun, siz kendinize uygun olanları seçin. 😊

Ret cevabından korkanlar: Birinden bir şey istemek, reddedilme olasılığını göze almak demektir ve “hayır” cevabı bazılarına ağır gelir. Bunun sebebi, çoğunlukla kişisel algılama eğilimleridir. Halbuki hepimiz zaman zaman birilerine hayır diyoruz ve bunun sebebi, çoğunlukla o kişiye değer vermemek ya da saygı eksikliği değildir. Ya kafamıza yatmıyordur ya da imkânımız yoktur vb. Bize de hayır denildiğinde, çoğunlukla bunun amacı, bize yeterince önem verilmemesi değildir aslında. Hayır cevabına o kadar da takılmamak ve denemekten vazgeçmemek bu korkuya çözüm olabilir.

Güçlülük hastalığına yakalananlar: Bazı insanlar vardır, adeta bir süper kahraman gibi yaşarlar. Her şeyi kendi başlarına hallederler, yardım istemezler, destek almazlar. Görünüşte çok güçlüdürler ama içten içe büyük yükler taşırlar. Peki, bu neden böyle? Çünkü bazı insanlar için yardım istemek, “zayıf görünmek” ile eşdeğerdir. Bunun altında bazen “ben hallederim” den beslenen minik bir kibir/ego ya da güçlü imajının zedelenmemesi isteği, bazen de kimseye güvenememe duygusu, kontrol etme ve her şeyin kendi bildiği gibi yapılması arzusu yatabilir. Oysa yardım istemek zayıflık değil, olgunluktur. “Ben bunu tek başıma halledebilirim ama yardım alırsam daha kolay olur.” diyebilmek, zamanımızı ve enerjimizi verimli kullanmamızı sağlarken, karşımızdaki kişiye de bize katkı sağlamış olmanın hazzını ve huzurunu yaşatır. Bu profildeki kişiler genellikle ebeveynlerinin ve kardeşlerinin de sorumluluğunu üstlenme eğilimindedirler ve ailenin “güçlü direği” olma rolünü kendi benliklerinin bir parçası haline getirirler. Zamanla bu, bir görevden çok bir kimliğe dönüştüğü için “herkes bana güvenirken ben kimden yardım isteyeyim?” gibi bir inanç kalıbıyla kendi hayallerini es geçme hatasına düşebilirler. Bu tip kişiler bilinçaltlarında fedakarlığı sevgi ile eşleştirirler. Halbuki, biz hayırsız bile olsak ailelerimiz bizi yine çok sever. “Uslu olursan seni severim, sınavı kazanırsan seninle gurur duyarım, kardeşine bakarsan değerlisin.” gibi koşullu sevgi ile büyütülmüş kişiler de yardım almak konusunda sorunlar yaşayabilirler.

Kendi ihtiyaçlarını önemsemeyenler: Bazı insanlar, başkalarının derdini ve ihtiyaçlarını kendilerininkinin önünde görürler; bu nedenle de kendi istekleri için yardım istemeyi bencilce bulurlar. Bunun altında değersizlik duygusu yatma olasılığı yüksektir. Çocukken “ayıp,” “sus,” “sen karışma,” “sen büyüksün idare et,” “sen küçüksün olmaz” gibi kelimelere çok maruz kalan kişiler, isteklerini dile getirmeyi öğrenemedikleri için büyüdüklerinde de talepkârlık konusunda çekingen olabilirler ve “ben kimim ki bunu isteyeyim?” diye düşünebilirler. Bu düşünce, aynı zamanda suçluluk duygusunun da tetikleyicisi olur. “İyi evlat böyle olmalı, iyi anne şu şekilde davranmalı, fedakâr ol ki ailen mutlu olsun.” gibi inançları olan kişiler zaman içinde yardım istemeyi ayıp gibi görmeye başlayabilirler. Böyle kişiler, dertlerini anlatabilmek için uygun kelimeleri bulmakta zorlanabilir ve kendilerini iyi ifade edemeyebilirler. Basit bir şeyi isteyecekleri zaman bile özür dileyip, ezilip büzülür, mahcup olurlar. Bazen de kurban psikolojisi ile kişinin kendini hep mağdur hissetmesi ve kendine acıyacak malzeme bulmayı desteklemesi açısından da yardım istemeden her şeyi tek başına yapmaya çalışması durumu olabilir.

Yazacak çok şey var ama kök sebebi neye dayanırsa dayansın, “veren el, alan elden üstündür” düsturu ile büyütülmüş olan benim jenerasyonumda talep edememek hala bir sorun.
Birçoğumuz, kaldıracağımızdan fazla yükleri üstlenerek bu yaşlara geldik. Ben kendi adıma artık daha rahat yardım istemeye ve hayır cevabına kırılmamayı öğrenmeye başladım. Çünkü fark ettim ki, fırsatlar “ben buradayım” diye bağırmıyor. Bir arkadaşımın yardım edeyim mi demesi, otobüste birinin yer vermesi, birinin bir şey ikram etmesi, çok istediğim bir konu ile ilgili birisi ile tanışmak, elimdeki market poşetlerini taşımak isteyen bir genç… Eğer istemeye ve almaya alışık değilsek, bu işaretleri görmeden geçip gidebiliriz.

Güzel haber şu ki; eğer insan isterse, talep etmeyi de almayı da öğrenebiliyor. Öncelikle istemeye hakkımız ve iznimiz olduğunu idrak etmek gerekiyor. Küçük adımlarla başlamak mümkün. Günlük küçük egzersizler işi çok kolaylaştırıyor:
• Bugün kimden ne istedim?
• Hangi kelimelerle istedim?
• Karşı taraf ne tepki verdi?
• Ben ne hissettim?

Kendinize küçük görevler verebilirsiniz, ailenizden birinin çay demlemesini istemek gibi. Cümle kalıpları önemli; “Senin fikrine/yardımına ihtiyacım var” güzel bir başlangıçtır.
Hepimiz kendi tekâmülümüzü yaşıyoruz. İstemeyi öğrenmek, bu yolda bizi hayattan daha çok almamızı sağlayacak önemli bir adım.

Talep etmek demek hem kendine hem hayata “ben buradayım ve değerliyim” demektir.
Belki de şans dediğimiz şey istemeyi bilmektir, ne dersiniz?

Dilek Kanlı
Dilek Kanlı
Danışman, Eğitmen & Koç

1971 Gaziantep doğumlu Dilek Kanlı, İstanbul Üniversitesi işletme Fakültesi mezuniyetinden sonra Bankacılık hayatına Gaziantep’te başlamıştır. Demirbank Gaziantep Şubesinde çalışırken “Değişim Projesi” adı altında yürütülen, aslında günümüzün “agile” olarak tanımlanan yönetim modeline en hızlı uyum sağlayan ekip liderliği başarısı ile birlikte Genel Müdürlük Kurumsal Bankacılık bölümüne geçmiştir. Bankacılık hayatı boyunca birçok strateji ve organizasyonel değişimde yer alarak Demirbank-HSBC, Oyakbank-ING ve en sonunda da TEB-Fortis birleşmelerinde aktif rol oynamıştır.

(Devamı için Tıklayınız)

Yorumlar kapalı.