Ayşe Balgay     |  

Enerjiyi Yöneten Geleceği Yönetir

19. Yüzyıla kadar insanlığın hayatı gayet yavaş seyreden bir tempodaydı. Bu hayat için gereken enerji hayvan gücünden ve basit doğa gücünden elde edilebilir durumdaydı.

19. Yüzyıl da buhar makinesinin icadı ile sanayi devrimi başladı ve bu da enerji çağını başlatmış oldu. Bu dünyanın ilk hammaddesi kömür oldu.

20. Yüzyıla gelindiğinde ise motor kavramı hayatımıza girdi ve böylelikle makinenin gücü artırıldı. Her türlü kara ve hava taşıt araçları böylelikle hayatımıza girdi. Enerji çağının ikinci en büyük hammaddesi ise artık petroldü.

21. Yüzyıla gelindiğinde ise hem kömür bazlı hem de petrol bazlı yakıtların hayatıma getirdiği kolaylıklar kadar çevre kirliliği ve bunun canlıların sağlığına olumsuz etkileri de kendini göstermeye başlayınca yeni enerji kaynakları ihtiyacı kendini gösterdi. Bu arayışta adına yeşil enerji dediğimiz bir kaynağa yönlendirdi.

Yeşil enerji rüzgâr ve güneşin gücünü enerjiye dönüştürme fikrine dayanıyordu. Atalarımızın da ilk dönemlerinde ilkel olarak kullandıkları bu yöntemlerin geliştirilmesi ana fikir.  Hatta tüm dünyanın evrensel ilk anlaşması yeşil enerji üzerine oldu. Ancak bu da yetmedi insanoğluna. Yeşil enerji henüz tüm ihtiyaca cevap verebilecek yeterlilikte değil. O zaman bir şeyler daha yapmak lazım.

Benim adına enerji fütüristleri dediğim gelecek yaratıcıları bu konuya çözüm aramaya başladılar ve geldiğimiz noktada nadir toprak elementleri dünyası ile bizleri tanıştırdılar.

Nadir toprak elementi olarak bugüne kadar bildiklerimiz altın, gümüş, platin, bakır iken tungsten, antimon, berilyum, germanyum, platanoid gibi farklı hammaddeler ile tanışmaya başlıyoruz.

Nadir toprak elementlerinin en büyük özelliğini kısaca anlatmak gerekirse konsantre metaller olarak tanımlanıyor. Bu metallerin küçük bir miktarı bile işleme tabi tutulduğunda büyük miktarda enerji üretebilmesi. Bu işleme tabi tutulma esnasında manyetik alan yaratılarak enerji üretme imkânı sağlandığından karbon gazı oluşturmadan, temiz enerjiye ulaşılmış olunuyor. Karbon salımını olmayan, elektrik şebekeleri ile iletimi sağlanabilen, yüksek performansa sahip yeni nesil enerji kaynağı.

Teknoloji çağına ilerlerken hayatımıza giren sürücüsüz taşıtlar, robotik yardımcılar, siber güvenlik daha fazla enerji ihtiyacımızı artırıyor.

Nasıl ki kömür madeni olanlar, petrol rezervi olanlar bunların nimetlerini yaşadılar ise bundan sonra da nadir toprak elementine sahip olan ülkeler bunların nimetlerini yiyecekler.

Trump ‘ın Ukrayna-Rusya savaşında Ukrayna’ yı nadir toprak elementi madenlerinin işletmesini karşılığında savaşı bitirmeye ikna etmesi de boşuna değil. 2022’ de başlayan bu savaşın da basit bir komşu savaşı olmadığı da daha açık ve anlaşılabilir.

Artık savaşlar yüksek teknolojiyi ele geçirmek ve teknolojinin sürdürülebilirliğini sağlayacak nadir toprak elementlerinin kaynağını ele geçirmek üzerine olacak.

Yatırımlarda da teknoloji hisse senetleri bir adım önde olmaya devam edecek ama bugüne kadar değerlenmemiş nadir toprak elementi rezervi ve işletmesine sahip şirketler yatırımcıların radarına girmeye başladı.

Enerji fütüristliği geleceğin gözde meslekleri arasında olacak. Yatırım tavsiyesidir…

Ayşe Balgay
Danışman

1974 doğumlu olan Ayşe Balgay Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat bölümünden mezun olmuştur. 1996 yılında Şekerbank İstanbul Karaköy Merkez Şube Pazarlama bölümünde MT olarak çalışma hayatına başlamış, 1998 yılında Şeker Leasing A.Ş.’nin kuruluşu aşamasında yapılan teklif ile çalışma hayatına Leasing Kredi Tahsis ve İzleme departmanında devam etmiştir.

(Ayrıntı için tıklayın...)

Yorumlar kapalı.